2. AMERIKA'DAN MÜHENDIZ
Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol
yapiliyor. Bunun icin de esekten yararlaniliyor: Esek hangi yolu izlerse,
orasi genisletip araba yoluna dönüstürülüyor.... Köye gelmis olan
Amerikali Baris Gönüllüsü, ne olup bittigini kavrayamadigi icin sorar:
- Ne yapiyorsunuz böyle?
- Yol yapiyoruz.
- Bu esek ne icin?
- O, yolun mühendizi. Yola uygun gecenegi o gösterir.
Baris Gönüllüsü katila katila güler:
- Ya esek bulamasaydiniz?
- Iste o zaman Amerika'dan mühendiz getirirdik!
3. KAYSERI YÜZÜ
Kayserili tras olacakti. Berber << buyurub
>> deyip döner koltugu gösterince koltugu cevirdi, sirti aynaya
gelecek sekilde oturdu. Berber sasirdi:
- Beyefendi, neden ters oturdunuz?
Kayserili, telassiz:
- Sabah sabah, dedi, Gayserili yüzü görmek istemem de...
4. BILMECE
Kayserili, trende yolculuk etmekte... Karsisinda
oturan zatla tanisir. Dereden tepeden konusurlarken:
- Gel seninle birbirimize bilmece soralim, der. Önce ben sorayim;
bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin lirani alirim. Sonra
sen bana sorarsin; bilirsem 10 bin lirani alirim, bilemezsem bin lira
veririm.
- Tamam, der Sor bakalim.
- Söyle öyleyse: Üc ayakli hayvan nerde yasar?
Öteki yolcu düsünür, bilemez:
- Al 10 bin lirayi. Simdi ben de sana ayni soruyu soruyorum: Üc ayakli
hayvan nerde yasar?
Kayserili, hic düsünmeden, aldigi 10 bin liranin bin lirasini geri
verir:
- Al su bin lirayi. Ben de bilmiyorum.
5. AYAK UYDURMACA
Kayserili zengin, ölüm dösegindeymis. <<
Vasiyetim var >> diyerek ogullarini kizlarini basina topladiktan
sonra ögüt vermis:
- Evlatlarim, size son sözüm: Devlet calgi, siz cengi... Ayak uydurmaya
bakin!
|
6. AYNI ILACLAR...
Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 bin,
sonraki muayenelerde 30 bin lira aliyordu. Bunu ögrenen Kayserili,
muayeneye ilk gidisinde:
- Iste yine geldim doktor bey dedi.
Doktor soyunmasini söyledi. Muayene etti, ücretini aldi:
- Saliginiz düzeliyor. Ayni ilaclari kullanmaya devam edin!
7. ESEK BOYAMAK
Kayseri'ye yeni gelen yabanci, ayakkabisini
boyatirken boyaciya takilmis:
- Siz Kayserililer esegi boyayip babaniza satarmissiniz. Nasil yapilir bu
is?
Boyaci, firca sallamayi sürdürerek:
- Iste, demis, esegi böyle boyariz!
8. CEHENNEM SATISI
Kayserili, Papa'nin cennetten yer sattigini isitince
dogru Vatikan'a gitmis. Papa'ya:
- Bazi Müslümanlar cehennemlik oldugu icin, demis, cehennemin tapusuyla
anahtarini simdiden almak istiyorum.
Uzun pazarliklardan sonra istedigi fermani ve anahtari elde etmis. Bunun
üzerine zengin Hiristiyanlara yönelik bir reklam kampanyasina girismis:
- Cehennemin tapusu ve anahtari bende. Cehenneme girmek istemeyenler,
benden belge alabilirler. Cennet arsalarinin yari parasina...
Kayserilinin elindeki fermani gören Hiristiyanlar, cehenneme kabul
edilmeyeceklerine iliskin belge satin almaya baslamislar...
Cennet müsterileri azalinca, Papa Kayseriliyi cagirtmis:
- Al su verdigin parayi, ver cehenemin tapusuyla anahtarini!
Kayserili:
- Ben cehennemi sattim, demis. Geri almak icin cok para gerekli.
- Ne kadar?
- Heybenin iki gözü dolusu altin.
Papa, caresizlik icinde ellerini iki yana actiktan sonra buyrugu vermis:
- Doldurun bu Kayserilinin heybesini altinla!
9. COGRAFYA
Bölük komutani << Ali okulu >> nu
denetliyordu. Hasan'a sordu:
- Oglum, dünya kac parcadir?
- Bes parcadir komutanim.
- Say bakalim.
- Avrupa, Asya, Amasya, Tosya, Okyanusya.
- Sen nerelisin?
- Kayseriliyim, komutanim.
- Su haritada Kayseri'yi göster bakalim.
Hasan Kastamonu'yu isaret edince:
- Oglum, orasi Kastamonu.
- Kayseri'nin bir mahallesi sayilir, komutanim.
10. KAYSERILI ASKERDE
Askerde komutan okuma bilenlerin öne cikmasini
istemisti. Ortaya firlayan bir tanesinden süphelemis. Tekrar sorunca,
asker,
- Okumam yazmam yok, ama Kayseriliyim, demis.
|
1. At yapti sanmistim
Birgun (Yildirim Akbulut'un basbakanligi zamaninda)
Akbulut ile Margaret Thatcher at gezisine cikarlar. Yolda giderken birden
Tatcher'in ati yellenir. Tabii Thatcher utancindan yerin dibine girer.
Hemen Akbulut'tan ozur dilemeye baslar. Bizim Akbulut da sasirir:
- Aaa, siz mi yapmistiniz? Ben at yapti sandiydim.
2. Bosuna mi diktik?
Yildirim Akbulut meclis lojmanlarindaki evine deve
gelmesin diye evin etrafina agac dikiyormus,oradan gecen birisi sormus:
-Yildirim bey ne yapiyorsunuz?
-eve deve gelmesin diye agac dikiyorum.
-iyi de beyefendi burada deve yok ki..
-eeeee arkadas biz bu agaclari bosuna mi diktik.
3. Boynumu sıktı
Yildirim Akbulut Beymen'e gidip kendine bi tane
kravat aliyor, ertesi gun de elinde kravatla magazaya geri donup diyor ki:
-Ben bunu degistirmek istiyorum.
Tezgahtar:
- Noldu sayin Akbulut rengini mi begenmediniz kravatin? diye soruyor.
Akbulut da:
- Yok canim, boynumu biraz fazla sIktI da o yuzden degistirecegim.
4. Yavas yavas
Bir gun Yildirim Akbulut taksiye biner. Taksici
Akbulut'a:
- agabey sana bir Akbulut fikrasi anlatayim mi? der.
Akbulut:
- Ben zaten Akbulut'um
der. Bu cevap uzerine taksici Akbulut'a:
- Olsun be abi ben sana yavas yavas anlatirim.
5. Devlet sırrı
Akbulut hakındaki fıkraları toplayıp kitap yapan
gazteciyi dava etmiş. Akbulut'un avukatları gazetecinin başbakana `saf`
dediğini, aşaladığını ve cahil biri diye tanıttığını ileri sürerek
cezalandırılmasını istemişler. Mahkeme ilk celsede gazetecinin ağır
hapse ve para cezası ile cezalandırılmasına kara vermiş.
Gazeteci itiraz etmiş:
-Başbakana saf demek bu kadar ceza gerektirir mi?
Yargıç cevap verri:
-Sana verilen ceza hakaretten değil, devlet sırrını açıklamaktan
verildi.
|