GEYİK 13

Geri Ana Sayfa İleri

soncografyaci.50megs.com

 Bugün : SİTEMİZDE ŞU AN ONLİNE 18  ZİYARETÇİMİZ VAR. Sitemizi arkadaşınıza tavsiye etmek için lütden tıklayınız  
 
Ülkeleri Canlı Seyredin

 

Depremler
Marmara Bölgesi
Karadeniz Bölgesi
Ege Bölgesi
Akdeniz Bölgesi
İç Anadolu Bölgesi
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Türkiye'de Gün...
Uzay Fotoları 1
Uzay Fotoları 2
Uzay Fotoları 3
Uzay Fotoları 4
ADAMIN BİRİ
ASKER
AŞK
AV-SPOR
BEKTAŞİ
Bektaşi 2
DELİ
DOĞU ANADOLU
DOKTOR
Karadeniz 1
Karadeniz 2
Karadeniz 3
KAYSERİLİ
Nasreddin Hoca 1
Nasreddin Hoca 2
Nasreddin Hoca 3
Nasreddin Hoca 4
GENEL
GENEL 2
GENEL 3
GENEL 4
GENEL 5
GEYİK
GEYİK 2
GEYİK 3
GEYİK 4
GEYİK 5
GEYİK 6
GEYİK 7
GEYİK 8
GEYİK 9
GEYİK 10
GEYİK 11
GEYİK 12
GEYİK 13
GEYİK 15
Öğrenci
Özlü Sözler 1
Özlü Sözler 2
Özlü Sözler 3
Özlü Sözler 4
Özlü Sözler 5
Özlü Sözler 6
Özlü Sözler 7
Sarhoş
Şoför
Temel 1
Temel 2
Temel 3
Temel 4
Temel 5
Temel 6
Temel 7
Temel 8
Ünlü
Önerileriniz
Download
Peribacaları

 

 

SÜPERMEN’İN GÜNLÜĞÜ

7 Ocak Persembe
Bugün gene Klark Kent kiliginda ise gittim. Bu salak Klark'i oynamaktan biktim artik. Sen kalk koskoca Süpermen ol, ondan sonra otobüsle, dolmusla ise git. Otobüste sIkIsIk sIkIsIk giderken fordcunun biri arkama gecti, agzi da les gibi sarimsak kokuyordu. Seytan dedi ki sok su herifin agzina elini, parmaklarini gözünden cikar. Otobüsün lastigi patladi. Isin yoksa yürü babam yürü. Ise de gec kaldim. Bir de üstüne firca yedim. Kahve makinesinden kahve alirken üstüme döktüm. Luis her zamanki gibi dalga gecti. Ögle yemeginde corbamdan sinek cikti. Yemekten dönerken Süpermen kiligina girip düsen bir ucagi kurtardim. Millet yine "cok yasa Süpermen" diye bagirdi, ben de onlara sirinlik yapip el salladim.

8 Ocak Cuma
Biktim artik bu dünyada yasamaktan. Yok arkadas ben bu dünyaya alisamadim. Bugün gazetedeki arkadaslarla beraber ögle yemegine Meksika lokantasina gittik. Hay gitmez olaydim. Yemekte Meksika usulü kurufasulye yedik. Sen misin yiyen. Aksama kadar gazdan geberdim. Gaz mesele degil bilader, -aferdersin- ossurunca gecer. Ama ya ossuramayinca? Midemde atom bombasi patlasa birsey olmaz ama bu Meksika fasulyesi acayip birsey. Süperbagirsaklarim birbirine dolandi sandim. Simdi hafiften ossursam binalar yikilacak, ossurmasam geberecem. Evrendeki kötü güclerin basedemedigi süper kahraman Süpermen'i bir uyduruk kurufasulye oldurecek. Tuvalette üstümü degisip uzaya gideyim dedim, benden önce herifin biri girdi, tam iki saat cikmadi. Ne yaptin bilader iki saat yillik mi sictin. Yuh be. Sonunda Süpermen olup uzaya kactim. Uzayda bir güzel zangir zangir ossurdum. Ooohh bee, dünya varmis. Acayip rahatladim. Bu arada yanlislikla arkami Ay'a dönüp öyle ossurmusum, benimki süperossuruk Ay'in yörüngesinde iki derecelik sapma meydana geldi. Neyse onu da yörüngesine oturttum. Bundan böyle kurufasulyeyi de kriptonit gibi zararli maddeler listesine koyuyorum. Insallah düsmanlarim bu durumu ögrenmezler.

9 Ocak Cumartesi
Bugün tatil. Deyli Planet gazetesine gitmedim, cok mutluyum. Can sikintisindan geberdim. Sonra bizim Betmen'le Örümcek Adam aradilar. Aksama kadar ellibir, yanik, pisti falan oynadik. Okey de oynayacagiz ama bilader dünyada üc tane süperkahraman var, olmuyor. Okeye dördüncü kahramani dörtgözle bekliyoruz ama nafile. Herkes bizim gibi dünyanin derdiyle ugrasacak kadar enayi mi arkadas.

10 Ocak Pazar
Canim sikilinca söyle bir sehri dolasayim dedim. Cok güzel bir hatun gördüm. Süperüfürügümle hatunun etegini caktirmadan havaya kaldirdim. O ne be? Meger kari icine don giymemis. Onu öyle görünce acayip azdim. Bos bir telefon kulübesi bulup üc saniyede oniki posta ....bir cektim. Anca rahatladim. Bu yasa geldik hala ....bir cekiyoruz. Su Luis'le evlensek de abazaliktan kurtulsak. Ama olmuyor bilader. Su babamin yaptigi kelegi de kimse yapmadi bana. Beni dünyaya gönderirken yanima bir de kiz cocugu koysaydi, biz de dünyada böyle sap gibi dolasmazdik. Onunla bir güzel evlenip coluk-cocuga karisirdik. Peki babam ne yapmis? Yanimiza bir Kripton mali sisme bebek koymus. O da 5 yil önce bir azginlik zamanimda patladi. Dünyadakilerde benim hizima dayanamayip eriyor. Benim kaderimi yazan eller kirilsin, ne diyeyim.

11 Ocak Pazartesi
Yine mesai basladi. Yine ayni patirti. Yine ayni kosturmaca. Yine ayni salak Klark. Yine ayni ukela Luis. Yine ayni felaketler, Yine ayni "cok yasa Supermen" laflari. Yine ayni numaradan siritmalar. Hic degisen bisey yok. Milletin keyfi keka. Istedigini ye-ic, istediginle yat-kalk, kilikdan kiliga girmene hic gerek yok. Oh ne guzel. Millet de keske Supermen gibi olsak der. Hadi ordan. Bu dunyada Supermen olacagima keske Kripton'da cöpcü olsaydim. Ah gurbet ah. Kendi derdim yokmus gibi bi de elalemin derdiyle ugras. Herkesin derdine care bulmaya mecbur muyum arkadas? Hadi buyuk felaketleri, dunyanin basina bela olan zibidilerle ugrasmayi anladik, bir de ivir-zivir islerle ugrasiyoruz. Bilmem kimin kopegi kaybolmus gel Supermen, su borusu patlamis gel Supermen. Gel Supermen, git Supermen. Babanizin usagi mi var? Gecen gun birinin kicinda sivilce cikmis bana sunu bi patlat diyor. Bu insanlarla iyice yuz-goz olduk bilader, suc bizde. Bunlara bu kadar yuz vermiyecektik. Bak Betmen'e, adamin yanina kimse yaklasamiyor. Hem de acayip zengin. Biz de karin tokluguna kahramanlik yapiyoruz. Dunyayi kurtaran adammisiz. Hay siciyim dunyanizin icine.

12 Ocak Sali
Bu gun cok kotuyum. Bir-iki gundur kabiz olmustum. Bu kabizlik da benim icin hersey gibi buyuk dert. Zaten bu dunyada bana rahat-rahat sicmak bile haram arkadas. Cocukken koyde idare ediyorduk. Orasi genis arazi. Pek farkedilmiyor. Ama ya koca Metropolis'te. Sehrin gobeginde olmuyor. Mesela Arizona krateri aslinda benim marifetimdir. Metropolis'e ilk geldigimde normal insanlar gibi ben de tuvalete gitmistim. Biraz zorlayinca benim Superbok tuvaletin betonunu delip dunyanin obur tarafindan cikmisti. Zaten bosuna dememisler "azimle sican betonu deler" diye. O zaman buyuk olay oldu. Ama kimse bunun benim marifetim oldugunu anlamadi. Bu azimli bir vatadasin isidir deyip olayi kapattilar. Zaten o zamanlar boyle meshur da degildim. O zamandan bu yana rahatlamak icin uzaya cikiyorum. Ilk baslarda iyi oluyordu. Rahat rahat isimizi goruyorduk. Bu uzay arastirmalari falan ciktigindan bu yana artik uzayda da rahat yok arkadas. Zaten dunyanin yorungesinde -aferdersin- boktan bir uydu yapmistim. Bu insanlar beni burada da rahat birakmadilar. Ben de Ay'i tuvalet olarak kullanmaya basladim. Ay yuzeyindeki bir cok krater benim eserimdir. Ama ne care, insanlar oraya da gelmeye baslayinca bu sefer Mars'a gitmeye basladim cok iyi oluyordu. Hem orasi kayalikda bir yer. Kicimizi taslara siliyorduk. Cok iyi gunlerdi onlar. Sonra insanlar oraya da uydu bilmem ne gondermeye basladilar. Oraninda tadi kacti. Bir gun Mars'ta rahat rahat isimi gorurken birden bir seyin kicimi yokladigini hissetim. Benim bildigim Mars'ta hayat yok, arkama baktim insanlarin dunyadan gonderdigi robot kicimi inceliyor. Tabii aynen yamulttum robotu. Uzuldum ama ne yapalim bilader bizim de kendimize gore bir imajimiz var. Ondan sonra butun dunyaya "iste Supermen'in supergotu" diye yayinlayacaklar. Dunyanin maskarasi olacagiz. Daha onceden de dunyanin yorungesine sicarken NASA astronotlari bilmeden fotograflarimi cekmislerdi. Onlari NASA'dan rica edip almistim. O olay oylece kapanmisti. Bu sefer herifler Internetten canli yayin yapiyor arkadas. Sonra diger gezegenlere, Jupitere, Saturn'e gitmeye basladim. Bu insanlar orada da rahat birakmadilar. Gunes sisteminin her yerini uydularla doldurdular. Nereye gitsem karsima ya bir uydu, ya da bir sonda falan cikiyor. Bir sefer gunese gidiyim dedim, az daha kestaneyi kebap yapiyordum. Ben de artik Gunes Sistemi'nin en uzak gezegeni Pluton'a gidiyorum. Orasida cok soguk, adamin seyi donuyor ama ne yaparsin iste, gurbetlik. Iste neyse gecen gun acayip kabiz olmusum. Iyileseyim diye 10 kilo mushil aldim. Vay sen misin alan. Bu sefer de ishal oldum. Bu ishal beni mahvetti. Mesela gazetede calisiyorum, zart, kriz geliyor. Hemen tuvalete gidip kilik degistiriyorum ondan sonra ver gotunu -pardon- elini Pluton. Bir guzel rahatliyorum. tekrar donup yerime oturuyorum, iki dakika sonra bir kriz daha. Hadi bir daha ayni seyler. Tam 1643 defa Pluton'a gittim geldim. Bir iki seferde Pluton'a varamadan donumuza ettik. Pelerin-melerin hepsi batti. Allahtan Pluton'da bir miktar buz var. Buzlari supergozlerimle eritip ustumu basimi yikadim.
Hadi.....eyvallah.

JAPONUN FENDİ

 

"İtalyanlar bir gün, 'Şu Japonlara ne yapsak da ağızlarının payını

versek' diye düşünmüşler düşünmüşler, sonunda da kibrit kutusu

büyüklüğünde bir Ferrari yapıp, Japonlara göndermişler. Fakat her

yönüyle tam bir Ferrari'ymiş bu. Karbüratör kapağına kadar tamamıyla orjinalinin aynıymış. Peki Japonlar ne yapmış bu minnacık arabayı görünce? Onlar da bu Ferrariyi'ye 4x100 bir Pioneer set takıp 'cıstak cıstak' aynen gerisin geri yollamışlar İtalyanlara."

 LEFTER VE ARKADAŞLARI

 "Lefter iki takım arkadaşıyla beraber idman sahasında çalışıyormuş. İdman sahası dediysek tarlanın ortasında iki direk, o kadar. Kenarda inekler otluyor. Bir ara Lefter'in ayağına bir top gelmiş, bir abanmış, güüüm! Top doğru kenardaki ineklerden birinin tam böğrüne... İnek şöyle bir silkelenmiş, titremiş, ayakları tutmayınca, haydi yere. Lefter'le iki arkadaşı hemen koşmuşlar ineğin yanına. Etrafta çoban falan da yok. Yahu hayvan mundar gidiyor öte tarafa. Devir de şimdiki gibi değil ki, yokluk zamanı. Bizimkiler zaten sabahtan beri idman yaptıklarından açlıktan ölüyorlarmış. Hemen ineği kesmişler oracıkta, takmışlar bir kazığa çevirme yapmışlar. Lefter'le iki arkadaşı yarım saatte yemiş koca ineği..."  

OSMANLI DİSİPLİNİ

 "Bir İngiliz gazeteci Türk ordusunun anlatıldığı kadar disiplinli olup olmadığını araştırmak için Anadolu'ya gelmiş. O sırada çok büyük bir alay Konya Ovası'ndaymış. Gazeteciyi de Konya'ya getirmişler. İngiliz bütün gün fotoğraflar çekmiş, askerlerle, komutanlarla konuşmuş, sonra gece olmuş yatılmış. Sabah kalkıldığında, daha doğrusu İngiliz gazeteci kalktığında bir de bakmış ki alaydan tek bir Allahın kulu yok. Yani o kocca alay, binlerce asker, çıt çıkarmadan, gazeteciyi uyandırmadan, atını, topunu, tüfeğini yüklenip, çadırlarını toplayıp gitmiş. Böyle disiplinli bir ordu daha hiçbir millette yokmuş. Osmanlı deyince durup beş dak'ka düşünücen taabi. Kolay mı o kadar yayılıp, dünyanın yarısını almak. İngiliz gazeteci ülkesine dönüp bu olayı yazmış da kimse inanmamış adama."

 BRUCE LEE NEDEN ÖLDÜ?

 "Malumunuz Bruce Lee bir cinayete kurban gitti. Ama geyiklere bakılırsa işin aslı başkaymış. Bruce Lee kendi ülkesinden ABD'ye geldiğinde ilk tanıştığı insanlardan biri Charles Bronson'muş. Bronson, Bruce Lee'yi ilk günden itibaren kanatlarının altına almış. Kung-Fu Kralı'nın ne derdi olursa olsun hemen Charles abisine geliyor, o da anında çözüyormuş meseleyi. Bu yüzden de Bruce Lee inanılmaz bir minnet duyuyormuş Charles Bronson'a. Amerika'da kazandığı onca şana şöhrete, paraya rağmen öl dese ölürmüş onun için. Ama günlerden bir gün kulağına olmadık bir şey gelmiş Bruce Lee'nin. Charles Bronson bir toplulukta, 'Ulan şu Bruce'u da elinden tuttuk adam ettik, şimdi herifin g.tü kalktı' demiş. Bruce Lee bunu duyunca çok üzülmüş tabii. Yemeden içmeden kesilmiş. Öyle söylendiği gibi cinayet filan değil, 'kahrından ölmüş' Bruce Lee'cik..."

 YEŞİL SARIKLILAR

 "Sene 1918. Türkler Çanakkale Savaşları'ndan, İngiliz ve Fransız

kuvvetlerinin sayıca ve mühimmat olarak üstün durumda olmalarına rağmen, boğazlardan geçit vermeyerek zaferle çıkınca İngilizler kös kös memleketlerine dönmüş. Bunlara, 'Yahu adam dersen adam, silah dersen silah, onca üstünlüğe sahiptiniz. Nasıl oldu da yenemediniz Türkleri?' diye sormuşlar. İngilizler ne cevap vermiş dersiniz: 'Bizi Çanakkale'de Türkler yenmedi ki, 'yeşil sarıklılar' yendi. Biz onlarla savaştık."  

KISA EFSANELER

 * İnsanlar beyinlerinin sadece yüzde onunu kullanabiliyormuş. Yalnız Einstein kapasitesinin yüzde otuzunu kullanabilen bir insanmış. Adam onca icadı yüzde otuzla yapmış. Yani tamamını kullansak, ohooo... Gerçi bilim adamları, "O zaman da deliririz" diyorlarmış.  

* Yetmişli yıllarda, stadlarda tezahürat dediğin "Ya ya ya, şa şa şa" diye yapılırmış. Hatta bir gün seyircilerden biri sinirlenince ayağa fırlayıp "Eşşek!" diye bağırmış da bütün tribün donakalmış o an.  

* Uzmanlar hala domatesin meyve mi yoksa sebze mi olduğu konusunda anlaşamamışlar. Bu konuda bilimsel toplantılar düzenlenip, uzun tartışmalar yapılıyormuş.

 * Tampon ve kadın pedi üreten firmalar kanamayı arttırmak için ürünlerinde asbest kullanıyorlarmış. Böylelikle, mesela 3 günde bitmesi gereken adet dönemi 5-6 güne uzuyormuş.

 *Hasta ziyaretlerinde getirilen çiçekleri hemşireler, "odadaki oksijene ortak oldukları" için akşamları çöpe atarlarmış. Bu uygulama solunum yetmezliğnden yatan birkaç hasta öldükten sonra ortaya çıkmış.  

* Zamanında aklımı kullansaydım İstanbul'un yarısı benim olurdu. (Bu da bir nevi şehir efsanesi değil mi sizce?)

Konu: yurdum insanı

Rumeli - Hisarüstü otobüsüyle Taksim'e dogru gidiyoruz. Adamin biri Besiktas dolaylarinda gayet aceleci bir tavirla "Kaptan orta kapiyirica edebilir miyim?". Bizim soför olaya hakim: "Tabi abi ayip ettin. Al götür. Senden kiymetli mi?"
Mevzu, Kadiköy - Eminönü - Karaköy çalisan yolcu motorunda geçiyor.
Motorun önünde takiliyorum, kahramanimiz kalkmak üzere olan motora biniyor ve teknenin nereye gittigini soruyor. "Eminönü ve Karaköy"
deyince vatandas, "Ne taraf Karaköy'e gidiyor?" diye gayet ciddi ve
bir o kadar dumur bi soru daha soruyor. Daha inanilmazi; "Alt kat
Eminönü,üst kat Karaköy" yanitini alinca tesekkür ederek üst kata dogru ilerliyor.

Ne Farkeder?
Amcamla beraber otelin birine gitmisiz, amcam resepsiyonda Tokyo,Londra, ve Newyork'un saatlerini görür ve görevliye sorar: "Yav Tokyo'nun saati bizimkiyle ayniymis ha?" Görevli, "Yok abi yan tarafta Istanbul'un saati vardi, düstü kirildi. Tokyo'nunkini bizim saate göre ayarladik."

Miraç
Olay Kadiköy - Pendik hattinin güzide bir minibüsünde geldi basima.
Miraç Kandili'nin oldugu günün aksamüstü minibüste sakin sakin
otururken biyikli, gözlüklü, zayif bir adam bindi. Adam bu mübarek günde bizleri güldürmek için gönderilmisti, o seçilmis kisiydi. Inecegi yere yaklastiginda ayaga kalkti, "Kaptan, mübarek bir yerde indirir misin?" dedi.


Yerel Yönetim
Bodrumda otobüsten indik, otel aramaya basladik. Netekim Güleç Motel adinda nohut lobi, bakla resepsiyon bir yer bulduk kendimize. Barlar sokagina epey uzak, hatta çevresinde Bodrum'un yerlilerinin oturdugu evler var. Otelin arkasindaki dar sokakta yürüyüs yaparken duvarda elle yazilmis söyle bir ibare gördük: Dikkat! Köpeklerinizi orta yere siçtirtmayin. Sokagimizda köpek boku istemiyoz.
Muhtar.

Meshur Boga Heykeli
Arkadasim Caddebostan'dan Kadiköy'e gitmek üzere dolmusa
biniyor.Malumunuz Altiyol'daki boganin orada inecek. Altiyol'a
vardiklarinda yanindaki basörtülü hanim da inmek üzere hamle yapiyor ve söföre, "kardes, öküzün orda ineceeedim" diyor! Çüs...

Beyin Özürlü Adam
3-4 yil önce arkadaslarla gezip tozarken bir büfenin önünde su falan almak için durduk. Karsisi postaneydi. Adamin biri geldi ve özürlü vatandaslar için yapilmis olan alçak telefon kulübesine girdi. Hem telefon ediyor, hem de "Ulan anuna koyim ne alçak yapiyolar su kulübeler be!" seklinde sövüyordu. Konusmasi bitti ve çikarken kafasini vurdu. "Hay skyim ben böle PTT'yi be!" dedi ve uzaklasti. Hemen dönüp bir su da ben aldim, kafama diktim, sinirim yatismadi gene de.

 
 
                   Son Değişiklik: 14-06-2005 13:12.