Depremler Marmara Bölgesi Karadeniz Bölgesi Ege Bölgesi Akdeniz Bölgesi İç Anadolu Bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye'de Gün... Uzay Fotoları 1 Uzay Fotoları 2 Uzay Fotoları 3 Uzay Fotoları 4 ADAMIN BİRİ ASKER AŞK AV-SPOR BEKTAŞİ Bektaşi 2 DELİ DOĞU ANADOLU DOKTOR Karadeniz 1 Karadeniz 2 Karadeniz 3 KAYSERİLİ Nasreddin Hoca 1 Nasreddin Hoca 2 Nasreddin Hoca 3 Nasreddin Hoca 4 GENEL GENEL 2 GENEL 3 GENEL 4 GENEL 5 GEYİK GEYİK 2 GEYİK 3 GEYİK 4 GEYİK 5 GEYİK 6 GEYİK 7 GEYİK 8 GEYİK 9 GEYİK 10 GEYİK 11 GEYİK 12 GEYİK 13 GEYİK 15 Öğrenci Özlü Sözler 1 Özlü Sözler 2 Özlü Sözler 3 Özlü Sözler 4 Özlü Sözler 5 Özlü Sözler 6 Özlü Sözler 7 Sarhoş Şoför Temel 1 Temel 2 Temel 3 Temel 4 Temel 5 Temel 6 Temel 7 Temel 8 Ünlü Önerileriniz Download Peribacaları
| |
Yerinde Duramayan Esnaflar
Bazı esnafların kıçında pire vardır sayın arkadaşlarım. Bu
esnafların mesai saatleri içinde devamlı yapacak minik tefek işlerinin
olması, sık sık sağda solda sürtmek üzere dışarıya fırlamaları
ve dükkanlarını başkalarına bırakmaları, insana; Müşteri olacağıma
taş doğursaydım, dedirten bir alışkanlıktır.
Dükkanın sahibiyle tanış olmak zorunda olmayan bir müşteri bakkala
gidip, Kaç para şu çıtır çerez, dediğinde, bakkal sandığımız kişinin,
"Bilmiyorum yavrum, emanetçiyim." demesi çıtır çerezi üretmek
için seferber olan binlerce kişinin kıpkırmızı olmasını sağlamasa
da müşteriyi derinden etkileyebilir.
Emanetçi bakkal kafayı dükkandan çıkararak esas bakkalı aramaya başlar.
Bakkal civarda bir yerlerde ise ne ala, hemen hızlı hızlı seyirtir,
kesinlikle özür dilemez ve alış veriş başlar.
Bakkalımız civarda değilse eğer; Madem bu emanetçi amca fiyatları
bilmiyor, e kasaya dokunma hakkına da sahip değil, ne demeye burada
duruyor, gibi düşüncelere kapılabilirsiniz. İyicene kıl biriyseniz eğer;
emanetçi amcanın ne iş yaptığını, orada duracak boş vakti nasıl
edindiğini filan da düşünmeye başlarsınız biraz öncekilere ek
olarak.
Ya işsiz güçsüz bir esnaf dostudur, ya da -işte şimdi sıkı durun-
civardaki başka bir dükkanın sahibidir. Orta boylu, kırmızı yanaklı
bir velet bakkalın kapısından koşarak dalar. Hızlıca; "Himmet
abi müşteri var, karpuz soruyo, koş..." der. Emanetçi bakkalın;
yakındaki manavın sahibi olduğunu, sürtmeye giden bakkal arkadaşı
yerine fiyatlarını bilmediği ürünler bulunan bu dükkanda bulunduğunu,
bu arada kendi dükkanını fiyatları bilmeyen bir çocuğa emanet ettiğini,
en kötüsü de adının Himmet olduğunu hayretler içinde kavrarsınız.
Kafanızı kaşırsınız. Sararırsınız. Manav amca koşarak müşterisine
gider, tezgahın arkasına çocuk geçer. Sinirleriniz iyice yıpranmıştır.
"Şu çıtır çerez kaç para" dersiniz sırf kara mizah olsun
diye.
Çocuk cevap verir:
Bilmiyorum abi, emanetçiyim.
|
Çeşitli Ayrıntılar İki
Halk
Hani şu seyrederken, dinlerken, okurken öğreniriz ya birilerinin halkı
olduğumuzu. Birisi çıkmıştır; kim olduğunu, ne olduğunu, oraya
neden çıkarıldığını ya biliriz ya bilmeyiz; halk filan derler. Beni
halkım böyle istiyo, ben halkın adamıyım, ben halkın sanatçısıyım...
Siz de o esnada sanatçı mı lan bu? diye düşünürsünüz.
Ama sanatçıymış ve çıkmış oraya. Bi de bizimmiş o. Gel kardeşim
evi taşıyacaz, dediğinde yardım edecek mi? Kıl olursunuz, bulsanız
tekme tokat döversiniz. Ben onun halkı değilim, diye düşünürsünüz,
başkaları da benim gibi düşünüyordur diye kendinizi rahatlatmak
istersiniz ama; yok işte. Başkaları sizin gibi düşünmüyor. Siz de
mecbursunuz o kişilerin halkının bir parçası olmaya. Siz istediğiniz
kadar, Yok ben onlardan birisi değilim, deseniz de nafile. Onlar sizi
sormadan sahipleniyorlar. İsteseniz de, istemeseniz de.
Bizler; hepimiz, o adamların, o kadınların halkının içinde yer
ediyoruz. Biz diyoruz onlara; gel şu şaklabanlığı yap, tipini şöyle
kıl hale getir, böyle acıklı şarkı söyle, git şu adama hakaret et,
git şu ortamda şu densizliği becermeden gelme... diye.
Hallk ne diosa o. Ne diosak o. Halkıma sevgilerle...
Ali
Korkma Sönmez...
İstiklal Marşı'na İstiklal Marşı değil de "korkma sönmez"
demekle kalmayıp, diğer milletlerin milli marşlarını da,
"Almanların korkma sönmezi, Japonların korkma sönmezi" diye
nitelendirmek hoş mudur, nahoş mudur bilemedim. Tıpkı bütün
zencilere, Erman Toroğlu tiribiyle "arap" demek gibi...
|
Tiplemeler
Her Boku Bildiğini Zannedenler
Madem bu tiplemeler adlı bölümü açtık, önce bu insanlardan
bahsetmeliyim ki üzerimden kocaman bir yük kalksın.
Efendim bu tip adamlar kafaları her zaman yukarıda dolaşırlar. Durmaksızın
çevreyi gözlemler, kendilerine göre yanlışları, doğruları
belirler, ortamlarda bunları kusarlar. Her türlü konu hakkında en doğru
bilgiye sahip olduklarını zannederek "Bu böyle olmamalıdır, şunun
şöyle olması yanlıştır, doğrusu budur" türü cümleler kullanırlar.
Yapıcı girişimlerde bulunmadıkları, sadece konuştukları için
vatana millete pek faydalı olmazlar. Ayrıntılara önem gösterdiklerini
düşünür, çoğu cümleye "bakınız bir de şöyle bir şey vardır"
diyerek başlarlar. Bazıları konuşmakla yetinmez, ileri gider ve bir İnternet
Sitesi kurarak daha geniş çapta atıp tutmaya başlar. Sağa sola bilinçsizce
saldıran bu tip adamları sindirmenin tek yolu, aslında ne derece
bilgisiz olduklarını yüzüne vurmak suretiyle eğitmektir. Evcilleştirilirlerse
çok faydalı olabilirler.
Yanlış Numara Adamları
Bi takım adamlar aradıkları numaradan o kadar emindirler ki, alo der
demez buyurgan bir sesle "Hasanı ver!" derler. Ya da soru dolu
bir tonlamayla "Hatice?". Bu takım adamlara, helada, yeni öldü,
gömdük vs. demek de para etmez. Israrla tekrar ararlar. Hasan'ı vermediğin
veya Hatice olmadığın için fena bir düşman kazanırsın. Bazıları
iyice şüphecidir, "Mimarlar Odası değil mi orası?" diye
hayretle sorarlar. "Değil", dersin, "cık cık"
yaparlar. Telefonu bir gecede mimarlar odasından nasıl söküp kendi
evine bağladığına şaşarlar. Ama onlar kül yutmaz. Onun için bir
daha ararlar. Ebediyete kadar ararlar. Bıkmazlar, yorulmazlar. Allah
onların müstehakını versin, ne diyeyim? (Lucifer)
Yol Kesen Adamlar
"Dünyanın en zavallı insan grubunu oluştururlar." cümlesi
sanırım çok ağır kaçmayacaktır. Bu tip kişilere zengin muhitlerde
daha sık rastlanır. Siyah, oturaklı ve geniş bir arabanın park ettiği
yerden yola çıkacağı zaman peydah olur, heyecanla yola zıplar, gelen
arabaları durdururlar. Bu işi yaparken ölebilecekleri akıllarının köşesinden
bile geçmez. O anda zengin kişinin yola rahatlıkla çıkması bu
adamların önem verdikleri tek şeydir. Sizi bir el hareketiyle
durdurduktan sonra, "Topla, evet sol yap, tamam abi kurtardı"
gibi kelimeler kullanarak siyah arabanın yola dahil olmasına katkıda
bulunurlar. Siyah araba bu adama bi düt yaparak gaza basar. Bu adam da
minik düt'ün ona deste deste para olarak geri döneceğini umut ederek
yolunuzdan çekilir ve hala havada olan kolunu aşağıya sallayarak size
artk geçebileceğinizi belirtir. Genç de olsalar yüzlerinde kırışıklıklar
bulunur, yaşlandıkça artacaktır.
|
alinmis gerçek olaylar.......en azindan anlatanlar öyle >diyor.
> > >Müsait Bir Yerde... > >Olayimiz Sariyer Taksim minibüslerinde
geçmekte... Kravatli, düzgün >giyimli bir adam inmek için ayaga
kalkar: >- Soför bey. Mükemmel bir yerde inebilir miyim? (Herkes
kopar) > Minibüs saga yanasir. Soför: >- Tabi buyrun. Size layik
degil ama... (Bu sefer daha beter) > Ayip ama ya...
>Bir gün otobüse bindik gidiyoruz. Bir sonraki durakta yaslica
bir >kadinla kizi durakta otobüsü bekliyo ama otobüs tiklim tiklim.
Biz >duraga yanasir yanasmaz teyzem, yasli kadinlarin binememe
korkusunun >verdigi heyecanla otobüsün kapisina dogru atiliyor ve
biniyor. Kizi saf, >ve hatta geri. Geride kaliyor dogal olarak. Ön
kapidan artik kimse >binemeyince arka kapi açiliyor ve geriligin
verdigi heyecanla arka >kapidan binen zavalli kiza annesi söyle
bagiriyor: > - Kizim ben önden verdim. Sakin sen arkadan vermiyesin.
> >Birini Bana Verir misin?
>Bir gün bizim arkadas sabah kahvalti etmeden uykulu uykulu evden
çikip >otobüse biniyo. Otobüste karni fena acikiyo ve kafasindan
"iki hamburger >olsa da yesem" diye geçiriyo. O sirada
yanindaki kiz ona "bir tanesini >bana versene" diyo. Bizim
eleman afalliyo, "Nasil olur lan! Bu kiz >beynimi mi okuyo"
diye düsünüp bir daha aklindan iki hamburger geçiriyo. >Kiz gülümseyerek
"Bir tanesini verir misin" deyince eleman dönüp; >"Keççapli
mi olsun?" diyo. Kiz; "Sen ne salak seysin. Sunlarin bir
>tanesini versene" deyince eleman durumu çakiyo: >Megerse
bizim denyo, otobüsün demirinde olan ve insanlarin düsmemek için >tuttuklari
seylerden iki tane tutuyormus. Bunu geç de olsa anlamis ama >bütün
otobüse rezil rüsva olmus.
>Bir Turk askeri heyeti Amerika'ya davet edilmis, kendilerine
oradaki >askeri tesisler ve >modern silahlar tanitilmis. Son
gittikleri askeri uste Amerikali >yetkililer bizim subaylara
>lazerli silahlari anlatmis: > >-Bu gordugunuz lazer durbunudur.
Bu ise lazerlerle hedefini bulan son >model fuze sistemimiz. >Su ise
onumuzdeki yil silah piyasasina girecek olan lazerli top... >
>Heyette yer alan Karadeniz kokenli bir subay mudahale etmis:
>-Lazerli top bizde de var... >-Nasil olur demis Amerikali yetkili,
bu top henuz bizim ordumuzda bile >hizmete girmedi. Sizde nasil olur?
> >Vardi yoktu derken bizimkiler lazerli topu gormeleri icin
Amerikalilari >Turkiye'ye davet etmis. >Kisa sure sonra bir Amerikan
heyeti Ankara'ya gelmis. Turkiye'de lazerli >top bulundugunu iddia eden
subayimiz, >Amerikalilari almis Topcu Okulu'na goturmus. Basinda bir
nobetcinin >bekledigi birinci dunya savasi'ndan kalma topu >gostermis.
> >-Iste lazerli top... > >Amerikalilar gulmus, >-Topu
gorduk de, demisler, lazer nerede? >-Hemen yaninda, demis bizimki,
topun yaninda nobet tutan er, lazdir... >
|
Konu: sarisinlar hakkinda..
S: Bir sarisini butun gun nasil oyalarsiniz ?
>C: Yuvarlak bir odada, gidip kosede oturmasini soyleyerek.
>
>S: Bir sarisini evlenmeye nasil razi edersiniz ?
>C: Ona hamile oldugunu soyleyerek.
>
>S: Bir sarisinin Cumartesi gunu gulmesini nasil saglarsiniz ?
>C: Carsamba gunu bir espri yaparak.
>
>S: Bir sarisin niye iki saat boyunca portakal suyu kutusuna bakar?
>C: Uzerinde " konsantre " yazdigi icin.
>
>S: Sarisin civi cakarken parmagini niye civinin ustune koyar?
>C: Cikan sese dayanamadigi icin.
>
>S: ABD'de sarisin ve zeki kadina ne denir ?
>C: Turist
>
>S: Bir sarisinin fikrini nasil degistirirsiniz ?
>C: Kulagina ufleyerek.
>
>S: Bir sarisinin bir baska sarisinin kulagina uflemesine ne denir?
>C: Bilgi transferi.
>
>S: Hamile oldugunu ogrenen sarisin ne der?
>C: Benim olduguna emin misin ?
>
>S: Bira sisesi ile sarisinin ortak ozelligi nedir ?
>C: Ikisinin de boyun kismindan yukarisi bostur.
>
>S: Bir sarisini saatlerce nasil oyalarsiniz ?
>C: Eline iki tarafina da " Ters cevir " yazili bir kagit
tutusturarak.
>
>S: Komurlukteki iskelete ne denir ?
>C: Gecen yilin sarisinlar arasi Saklambac Turnuvasi Sampiyonu.
>
>S: Kazalarin cogunun ev civarinda oldugunu duyan sarisin ne yapar?
>C: Tasinir.
>
>S: Zekasinin yuzde 90'ini kaybetmis sarisina ne denir ?
>C: Bosanmis .
>
>S: Kac sarisinla elektrik akimi olusturulabilir ?
>C: iki . Biri kuvete girer, digeri sac kurutma makinesini uzatir.
>
>S: Bir bilgisayarin onunde bir sarisin oturdugunu nereden
anlarsiniz ?
>C: Ekrandaki tipex izlerinden.
|
Konu: tartisirkeen...
Tartismanin kestirme metodu
|
Bir tartismaya girdiniz. Unutmayin ki, Turkiye'de tartismadan amac, bir
gercegi ortaya cikarmak degil, karsinizdakiyle cevrenizdekilere kendi
ustunlugunuzu kabul ettirmektir. Savundugunuz
konuyu pek iyi bilmiyorsaniz, bunun hic onemi yoktur. Bilmediginiz olcude
daha cesur ve daha atici olacaginiz icin, bilgisizliginiz kazanma
sansinizi arttirir. En buyuk tehlike, karsinizdakinin sizden de daha
bilgisiz olmasi ve boylece aticilikta sizi gecmeye kalkmasidir. Sikistiginiz
anlarda sacmalamaktan katiyen cekinmeyin; ancak sozlerizinin sacmaligi ile
dogru orantili olarak sesinizi yukseltmeye dikkat edin. En sapittiginiz
yerde en cok bagiran yine de siz iseniz, puanlar lehinize calisir. Bu
siralarda ayaga firlamak ve masaya yumruk vurmak, zaferi saglamak icin
hemen hemen kafidir.
* * * Karsi taraf makul
davranir da abuk sabuk sozlerinize mantiki sorularla mukabele ederse,
istifinizi bozmadan: -
Dunyanin hicbir yerinde sizin iddia ettiginiz gibi bir sey olmamistir, diye
saglamca bir barikat kurun. Unutmayin
ki, dunyanin neresinde ne oldugunu tum olarak bilen bir tek kisi bile
yoktur yeryuzunde... Kendi
sozlerinizi ilmi gorunen bir uslupla dogrulamak ihtiyacini duyarsaniz, o
zaman da: - Dunyanin yer
yerinde boyledir bu, dersiniz. -
Hem dunyanin her yerini bildiginiz ortaya cikar, hem de delilinizin
kuvveti itirazlari yok eder.
* * * Bir tarihte bizim
parlamentoda Basin Kanununu bu usulle savunan bir milletvekili buyuk
basari saglamis, dunyanin her yerinde boyle oldugunu daha kesin belirtmek
icin de Isvicre Basin Kanununu ornek gostermisti. Isvicre'de
Basin Kanunu olmadigi ise cok zaman sonra anlasildi. Kabilse
bes on palavrada bir, konuyla ilgisi olsun olmasin, ya unlu bir kisiden
bir cumle, ya tarihten bir olay zikretmeniz pek munasip duser. O cumlerin
adini soylediginiz unlu kisiye mutlaka ait olmasi ve oyle bir olayin
tarihte bulunmasi da sart degildir. Balzac der ki, Napoleon ne yapmis,
gibilerden... Bu kadarini
kiviramazsaniz: - Tarihte
dinlerini kaybeden milletler munkariz olmuslardir, veya: -
Ati, mazinin uzerinde yukselir, gibi aslini faslini kimsenin incelemedigi
bir beylik soz yuvarlarsiniz. Gerci
Bizans'in meleklerin cinsiyetiyle ugrasan papaz bollugundan batisi, yahut
Israil'in hic bir devlet gecmisi olmadan yepyeni bir sekilde kuruluverisi
sizi desteklemez gorunur ama, bu kadar incelige tartismalarda kimse
gitmez. Hele bunlari soylerken basbas bagiriyorsaniz.
* * * Bu bir cesit tartismada
alaturka musikiyi tutuyorsaniz: -
Seni annen zangoc duasiyla mi buyuttu, diye kuvvetli ataklar yaparsiniz. Yerli
medeniyeti savunuyorsaniz: -
Iste Sinan, dersiniz. Bati'dan
yana olmak hosunuza gitmisse: -
Biz hep Bati'nin kotu taraflarin aldik, diye baslarsiniz, sonra da: -
Herifler Ay'a gidiyor, biz eve gidemiyoruz, diye zeka harikasi bir
nukteyle devam edersiniz. Insancilsaniz,
koz: - Dunyada bir bucuk
milyar ac adam varken bu atom yarisi niye, sorusudur. Sosyolog
gorunmek niyetindeyseniz: -
Kafamizin disi degisti ama, ici degismedi; dort dortluk ozetlemelerden biridir.
Osmanli askiniz depresmisse,
baslayin eski hudutlari saymaya: -
Viyana kapilarindan Basra'ya, Tunus'tan Kirim'a... Cumhuriyet
icin bir isim yeter: - Ataturk.
* * * Demokrasimize ovguyu
tek basiniza pek cikartamazsiniz. Onun icin Ismet Pasa'nin nutuklarindan
birkacini ezberlemeniz gerekir. 27
Mayis'i, "millite mal oldu" kapisindan degil, "tarihi gidis
durdurulamaz" rotasindan ele alin. Baktiniz
agir basamiyorsunuz, gozlerinizi devire devire, bir kelime daha soylerse
karsinizdakinin kafasina inecekmissiniz gibi narayi atin: -
Ben Turk'um, Turk olecegim. Bunun
uzerine karsida mecal kalmayacak ve tartismayi kazanan mutlaka siz olacaksiniz.
Baslangictaki konu, denize Bogaz'dan mi, Suadiye'den mi girmeli olsa
bile... Otuz uc yil once
yazilmis bir yazi...
|
|