GEYİK 9

Geri Ana Sayfa İleri

soncografyaci.50megs.com

 Bugün : SİTEMİZDE ŞU AN ONLİNE 18  ZİYARETÇİMİZ VAR. Sitemizi arkadaşınıza tavsiye etmek için lütden tıklayınız  
 
Ülkeleri Canlı Seyredin

 

Depremler
Marmara Bölgesi
Karadeniz Bölgesi
Ege Bölgesi
Akdeniz Bölgesi
İç Anadolu Bölgesi
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Türkiye'de Gün...
Uzay Fotoları 1
Uzay Fotoları 2
Uzay Fotoları 3
Uzay Fotoları 4
ADAMIN BİRİ
ASKER
AŞK
AV-SPOR
BEKTAŞİ
Bektaşi 2
DELİ
DOĞU ANADOLU
DOKTOR
Karadeniz 1
Karadeniz 2
Karadeniz 3
KAYSERİLİ
Nasreddin Hoca 1
Nasreddin Hoca 2
Nasreddin Hoca 3
Nasreddin Hoca 4
GENEL
GENEL 2
GENEL 3
GENEL 4
GENEL 5
GEYİK
GEYİK 2
GEYİK 3
GEYİK 4
GEYİK 5
GEYİK 6
GEYİK 7
GEYİK 8
GEYİK 9
GEYİK 10
GEYİK 11
GEYİK 12
GEYİK 13
GEYİK 15
Öğrenci
Özlü Sözler 1
Özlü Sözler 2
Özlü Sözler 3
Özlü Sözler 4
Özlü Sözler 5
Özlü Sözler 6
Özlü Sözler 7
Sarhoş
Şoför
Temel 1
Temel 2
Temel 3
Temel 4
Temel 5
Temel 6
Temel 7
Temel 8
Ünlü
Önerileriniz
Download
Peribacaları

 

 

Yerinde Duramayan Esnaflar
Bazı esnafların kıçında pire vardır sayın arkadaşlarım. Bu esnafların mesai saatleri içinde devamlı yapacak minik tefek işlerinin olması, sık sık sağda solda sürtmek üzere dışarıya fırlamaları ve dükkanlarını başkalarına bırakmaları, insana; Müşteri olacağıma taş doğursaydım, dedirten bir alışkanlıktır.

Dükkanın sahibiyle tanış olmak zorunda olmayan bir müşteri bakkala gidip, Kaç para şu çıtır çerez, dediğinde, bakkal sandığımız kişinin, "Bilmiyorum yavrum, emanetçiyim." demesi çıtır çerezi üretmek için seferber olan binlerce kişinin kıpkırmızı olmasını sağlamasa da müşteriyi derinden etkileyebilir.

Emanetçi bakkal kafayı dükkandan çıkararak esas bakkalı aramaya başlar. Bakkal civarda bir yerlerde ise ne ala, hemen hızlı hızlı seyirtir, kesinlikle özür dilemez ve alış veriş başlar.

Bakkalımız civarda değilse eğer; Madem bu emanetçi amca fiyatları bilmiyor, e kasaya dokunma hakkına da sahip değil, ne demeye burada duruyor, gibi düşüncelere kapılabilirsiniz. İyicene kıl biriyseniz eğer; emanetçi amcanın ne iş yaptığını, orada duracak boş vakti nasıl edindiğini filan da düşünmeye başlarsınız biraz öncekilere ek olarak.

Ya işsiz güçsüz bir esnaf dostudur, ya da -işte şimdi sıkı durun- civardaki başka bir dükkanın sahibidir. Orta boylu, kırmızı yanaklı bir velet bakkalın kapısından koşarak dalar. Hızlıca; "Himmet abi müşteri var, karpuz soruyo, koş..." der. Emanetçi bakkalın; yakındaki manavın sahibi olduğunu, sürtmeye giden bakkal arkadaşı yerine fiyatlarını bilmediği ürünler bulunan bu dükkanda bulunduğunu, bu arada kendi dükkanını fiyatları bilmeyen bir çocuğa emanet ettiğini, en kötüsü de adının Himmet olduğunu hayretler içinde kavrarsınız. Kafanızı kaşırsınız. Sararırsınız. Manav amca koşarak müşterisine gider, tezgahın arkasına çocuk geçer. Sinirleriniz iyice yıpranmıştır. "Şu çıtır çerez kaç para" dersiniz sırf kara mizah olsun diye.
Çocuk cevap verir:

Bilmiyorum abi, emanetçiyim.

Çeşitli Ayrıntılar İki

Halk
Hani şu seyrederken, dinlerken, okurken öğreniriz ya birilerinin halkı olduğumuzu. Birisi çıkmıştır; kim olduğunu, ne olduğunu, oraya neden çıkarıldığını ya biliriz ya bilmeyiz; halk filan derler. Beni halkım böyle istiyo, ben halkın adamıyım, ben halkın sanatçısıyım... Siz de o esnada sanatçı mı lan bu? diye düşünürsünüz.

Ama sanatçıymış ve çıkmış oraya. Bi de bizimmiş o. Gel kardeşim evi taşıyacaz, dediğinde yardım edecek mi? Kıl olursunuz, bulsanız tekme tokat döversiniz. Ben onun halkı değilim, diye düşünürsünüz, başkaları da benim gibi düşünüyordur diye kendinizi rahatlatmak istersiniz ama; yok işte. Başkaları sizin gibi düşünmüyor. Siz de mecbursunuz o kişilerin halkının bir parçası olmaya. Siz istediğiniz kadar, Yok ben onlardan birisi değilim, deseniz de nafile. Onlar sizi sormadan sahipleniyorlar. İsteseniz de, istemeseniz de.

Bizler; hepimiz, o adamların, o kadınların halkının içinde yer ediyoruz. Biz diyoruz onlara; gel şu şaklabanlığı yap, tipini şöyle kıl hale getir, böyle acıklı şarkı söyle, git şu adama hakaret et, git şu ortamda şu densizliği becermeden gelme... diye.

Hallk ne diosa o. Ne diosak o. Halkıma sevgilerle...
Ali

Korkma Sönmez...
İstiklal Marşı'na İstiklal Marşı değil de "korkma sönmez" demekle kalmayıp, diğer milletlerin milli marşlarını da, "Almanların korkma sönmezi, Japonların korkma sönmezi" diye nitelendirmek hoş mudur, nahoş mudur bilemedim. Tıpkı bütün zencilere, Erman Toroğlu tiribiyle "arap" demek gibi...

Tiplemeler

Her Boku Bildiğini Zannedenler
Madem bu tiplemeler adlı bölümü açtık, önce bu insanlardan bahsetmeliyim ki üzerimden kocaman bir yük kalksın.

Efendim bu tip adamlar kafaları her zaman yukarıda dolaşırlar. Durmaksızın çevreyi gözlemler, kendilerine göre yanlışları, doğruları belirler, ortamlarda bunları kusarlar. Her türlü konu hakkında en doğru bilgiye sahip olduklarını zannederek "Bu böyle olmamalıdır, şunun şöyle olması yanlıştır, doğrusu budur" türü cümleler kullanırlar. Yapıcı girişimlerde bulunmadıkları, sadece konuştukları için vatana millete pek faydalı olmazlar. Ayrıntılara önem gösterdiklerini düşünür, çoğu cümleye "bakınız bir de şöyle bir şey vardır" diyerek başlarlar. Bazıları konuşmakla yetinmez, ileri gider ve bir İnternet Sitesi kurarak daha geniş çapta atıp tutmaya başlar. Sağa sola bilinçsizce saldıran bu tip adamları sindirmenin tek yolu, aslında ne derece bilgisiz olduklarını yüzüne vurmak suretiyle eğitmektir. Evcilleştirilirlerse çok faydalı olabilirler.

Yanlış Numara Adamları
Bi takım adamlar aradıkları numaradan o kadar emindirler ki, alo der demez buyurgan bir sesle "Hasanı ver!" derler. Ya da soru dolu bir tonlamayla "Hatice?". Bu takım adamlara, helada, yeni öldü, gömdük vs. demek de para etmez. Israrla tekrar ararlar. Hasan'ı vermediğin veya Hatice olmadığın için fena bir düşman kazanırsın. Bazıları iyice şüphecidir, "Mimarlar Odası değil mi orası?" diye hayretle sorarlar. "Değil", dersin, "cık cık" yaparlar. Telefonu bir gecede mimarlar odasından nasıl söküp kendi evine bağladığına şaşarlar. Ama onlar kül yutmaz. Onun için bir daha ararlar. Ebediyete kadar ararlar. Bıkmazlar, yorulmazlar. Allah onların müstehakını versin, ne diyeyim? (Lucifer)

Yol Kesen Adamlar
"Dünyanın en zavallı insan grubunu oluştururlar." cümlesi sanırım çok ağır kaçmayacaktır. Bu tip kişilere zengin muhitlerde daha sık rastlanır. Siyah, oturaklı ve geniş bir arabanın park ettiği yerden yola çıkacağı zaman peydah olur, heyecanla yola zıplar, gelen arabaları durdururlar. Bu işi yaparken ölebilecekleri akıllarının köşesinden bile geçmez. O anda zengin kişinin yola rahatlıkla çıkması bu adamların önem verdikleri tek şeydir. Sizi bir el hareketiyle durdurduktan sonra, "Topla, evet sol yap, tamam abi kurtardı" gibi kelimeler kullanarak siyah arabanın yola dahil olmasına katkıda bulunurlar. Siyah araba bu adama bi düt yaparak gaza basar. Bu adam da minik düt'ün ona deste deste para olarak geri döneceğini umut ederek yolunuzdan çekilir ve hala havada olan kolunu aşağıya sallayarak size artk geçebileceğinizi belirtir. Genç de olsalar yüzlerinde kırışıklıklar bulunur, yaşlandıkça artacaktır.

alinmis gerçek olaylar.......en azindan anlatanlar öyle >diyor. > > >Müsait Bir Yerde... > >Olayimiz Sariyer Taksim minibüslerinde geçmekte... Kravatli, düzgün >giyimli bir adam inmek için ayaga kalkar: >- Soför bey. Mükemmel bir yerde inebilir miyim? (Herkes kopar) > Minibüs saga yanasir. Soför: >- Tabi buyrun. Size layik degil ama... (Bu sefer daha beter) > Ayip ama ya...

>Bir gün otobüse bindik gidiyoruz. Bir sonraki durakta yaslica bir >kadinla kizi durakta otobüsü bekliyo ama otobüs tiklim tiklim. Biz >duraga yanasir yanasmaz teyzem, yasli kadinlarin binememe korkusunun >verdigi heyecanla otobüsün kapisina dogru atiliyor ve biniyor. Kizi saf, >ve hatta geri. Geride kaliyor dogal olarak. Ön kapidan artik kimse >binemeyince arka kapi açiliyor ve geriligin verdigi heyecanla arka >kapidan binen zavalli kiza annesi söyle bagiriyor: > - Kizim ben önden verdim. Sakin sen arkadan vermiyesin. > >Birini Bana Verir misin?

>Bir gün bizim arkadas sabah kahvalti etmeden uykulu uykulu evden çikip >otobüse biniyo. Otobüste karni fena acikiyo ve kafasindan "iki hamburger >olsa da yesem" diye geçiriyo. O sirada yanindaki kiz ona "bir tanesini >bana versene" diyo. Bizim eleman afalliyo, "Nasil olur lan! Bu kiz >beynimi mi okuyo" diye düsünüp bir daha aklindan iki hamburger geçiriyo. >Kiz gülümseyerek "Bir tanesini verir misin" deyince eleman dönüp; >"Keççapli mi olsun?" diyo. Kiz; "Sen ne salak seysin. Sunlarin bir >tanesini versene" deyince eleman durumu çakiyo: >Megerse bizim denyo, otobüsün demirinde olan ve insanlarin düsmemek için >tuttuklari seylerden iki tane tutuyormus. Bunu geç de olsa anlamis ama >bütün otobüse rezil rüsva olmus.

   

>Bir Turk askeri heyeti Amerika'ya davet edilmis, kendilerine oradaki >askeri tesisler ve >modern silahlar tanitilmis. Son gittikleri askeri uste Amerikali >yetkililer bizim subaylara >lazerli silahlari anlatmis: > >-Bu gordugunuz lazer durbunudur. Bu ise lazerlerle hedefini bulan son >model fuze sistemimiz. >Su ise onumuzdeki yil silah piyasasina girecek olan lazerli top... > >Heyette yer alan Karadeniz kokenli bir subay mudahale etmis: >-Lazerli top bizde de var... >-Nasil olur demis Amerikali yetkili, bu top henuz bizim ordumuzda bile >hizmete girmedi. Sizde nasil olur? > >Vardi yoktu derken bizimkiler lazerli topu gormeleri icin Amerikalilari >Turkiye'ye davet etmis. >Kisa sure sonra bir Amerikan heyeti Ankara'ya gelmis. Turkiye'de lazerli >top bulundugunu iddia eden subayimiz, >Amerikalilari almis Topcu Okulu'na goturmus. Basinda bir nobetcinin >bekledigi birinci dunya savasi'ndan kalma topu >gostermis. > >-Iste lazerli top... > >Amerikalilar gulmus, >-Topu gorduk de, demisler, lazer nerede? >-Hemen yaninda, demis bizimki, topun yaninda nobet tutan er, lazdir... >

Konu: sarisinlar hakkinda..

 S: Bir sarisini butun gun nasil oyalarsiniz ?

>C: Yuvarlak bir odada, gidip kosede oturmasini soyleyerek.

>

>S: Bir sarisini evlenmeye nasil razi edersiniz ?

>C: Ona hamile oldugunu soyleyerek.

>

>S: Bir sarisinin Cumartesi gunu gulmesini nasil saglarsiniz ?

>C: Carsamba gunu bir espri yaparak.

>

>S: Bir sarisin niye iki saat boyunca portakal suyu kutusuna bakar?

>C: Uzerinde " konsantre " yazdigi icin.

>

>S: Sarisin civi cakarken parmagini niye civinin ustune koyar?

>C: Cikan sese dayanamadigi icin.

>

>S: ABD'de sarisin ve zeki kadina ne denir ?

>C: Turist

>

>S: Bir sarisinin fikrini nasil degistirirsiniz ?

>C: Kulagina ufleyerek.

>

>S: Bir sarisinin bir baska sarisinin kulagina uflemesine ne denir?

>C: Bilgi transferi.

>

>S: Hamile oldugunu ogrenen sarisin ne der?

>C: Benim olduguna emin misin ?

>

>S: Bira sisesi ile sarisinin ortak ozelligi nedir ?

>C: Ikisinin de boyun kismindan yukarisi bostur.

>

>S: Bir sarisini saatlerce nasil oyalarsiniz ?

>C: Eline iki tarafina da " Ters cevir " yazili bir kagit tutusturarak.

>

>S: Komurlukteki iskelete ne denir ?

>C: Gecen yilin sarisinlar arasi Saklambac Turnuvasi Sampiyonu.

>

>S: Kazalarin cogunun ev civarinda oldugunu duyan sarisin ne yapar?

>C: Tasinir.

>

>S: Zekasinin yuzde 90'ini kaybetmis sarisina ne denir ?

>C: Bosanmis .

>

>S: Kac sarisinla elektrik akimi olusturulabilir ?

>C: iki . Biri kuvete girer, digeri sac kurutma makinesini uzatir.

>

>S: Bir bilgisayarin onunde bir sarisin oturdugunu nereden anlarsiniz ?

>C: Ekrandaki tipex izlerinden.

 

Konu: tartisirkeen...

Tartismanin kestirme metodu

Bir tartismaya girdiniz. Unutmayin ki, Turkiye'de tartismadan amac, bir gercegi ortaya cikarmak degil, karsinizdakiyle cevrenizdekilere kendi ustunlugunuzu kabul ettirmektir.  Savundugunuz konuyu pek iyi bilmiyorsaniz, bunun hic onemi yoktur. Bilmediginiz olcude daha cesur ve daha atici olacaginiz icin, bilgisizliginiz kazanma sansinizi arttirir. En buyuk tehlike, karsinizdakinin sizden de daha bilgisiz olmasi ve boylece aticilikta sizi gecmeye kalkmasidir.  Sikistiginiz anlarda sacmalamaktan katiyen cekinmeyin; ancak sozlerizinin sacmaligi ile dogru orantili olarak sesinizi yukseltmeye dikkat edin. En sapittiginiz yerde en cok bagiran yine de siz iseniz, puanlar lehinize calisir. Bu siralarda ayaga firlamak ve masaya yumruk vurmak, zaferi saglamak icin hemen hemen kafidir.   

* * *  Karsi taraf makul davranir da abuk sabuk sozlerinize mantiki sorularla mukabele ederse, istifinizi bozmadan:  - Dunyanin hicbir yerinde sizin iddia ettiginiz gibi bir sey olmamistir,  diye saglamca bir barikat kurun.  Unutmayin ki, dunyanin neresinde ne oldugunu tum olarak bilen bir tek kisi bile yoktur yeryuzunde...  Kendi sozlerinizi ilmi gorunen bir uslupla dogrulamak ihtiyacini duyarsaniz, o zaman da:  - Dunyanin yer yerinde boyledir bu, dersiniz.  - Hem dunyanin her yerini bildiginiz ortaya cikar, hem de delilinizin kuvveti itirazlari yok eder.   

* * *  Bir tarihte bizim parlamentoda Basin Kanununu bu usulle savunan bir milletvekili buyuk basari saglamis, dunyanin her yerinde boyle oldugunu daha kesin belirtmek icin de Isvicre Basin Kanununu ornek gostermisti.  Isvicre'de Basin Kanunu olmadigi ise cok zaman sonra anlasildi.  Kabilse bes on palavrada bir, konuyla ilgisi olsun olmasin, ya unlu bir kisiden bir cumle, ya tarihten bir olay zikretmeniz pek munasip duser. O cumlerin adini soylediginiz unlu kisiye mutlaka ait olmasi ve oyle bir olayin tarihte bulunmasi da sart degildir. Balzac der ki, Napoleon ne yapmis, gibilerden...  Bu kadarini kiviramazsaniz:  - Tarihte dinlerini kaybeden milletler munkariz olmuslardir, veya:  - Ati, mazinin uzerinde yukselir, gibi aslini faslini kimsenin incelemedigi bir beylik soz yuvarlarsiniz.  Gerci Bizans'in meleklerin cinsiyetiyle ugrasan papaz bollugundan batisi, yahut Israil'in hic bir devlet gecmisi olmadan yepyeni bir sekilde kuruluverisi sizi desteklemez gorunur ama, bu kadar incelige tartismalarda kimse gitmez. Hele bunlari soylerken basbas bagiriyorsaniz.   

* * *  Bu bir cesit tartismada alaturka musikiyi tutuyorsaniz:  - Seni annen zangoc duasiyla mi buyuttu, diye kuvvetli ataklar yaparsiniz.  Yerli medeniyeti savunuyorsaniz:  - Iste Sinan, dersiniz.  Bati'dan yana olmak hosunuza gitmisse:  - Biz hep Bati'nin kotu taraflarin aldik, diye baslarsiniz, sonra da:  - Herifler Ay'a gidiyor, biz eve gidemiyoruz, diye zeka harikasi bir nukteyle devam edersiniz.  Insancilsaniz, koz:  - Dunyada bir bucuk milyar ac adam varken bu atom yarisi niye, sorusudur.  Sosyolog gorunmek niyetindeyseniz:  - Kafamizin disi degisti ama, ici degismedi; dort dortluk ozetlemelerden  biridir.  Osmanli askiniz depresmisse, baslayin eski hudutlari saymaya:  - Viyana kapilarindan Basra'ya, Tunus'tan Kirim'a...  Cumhuriyet icin bir isim yeter:  - Ataturk.   

* * *  Demokrasimize ovguyu tek basiniza pek cikartamazsiniz. Onun icin Ismet Pasa'nin nutuklarindan birkacini ezberlemeniz gerekir.  27 Mayis'i, "millite mal oldu" kapisindan degil, "tarihi gidis durdurulamaz" rotasindan ele alin.  Baktiniz agir basamiyorsunuz, gozlerinizi devire devire, bir kelime daha  soylerse karsinizdakinin kafasina inecekmissiniz gibi narayi atin:  - Ben Turk'um, Turk olecegim.  Bunun uzerine karsida mecal kalmayacak ve tartismayi kazanan mutlaka siz  olacaksiniz. Baslangictaki konu, denize Bogaz'dan mi, Suadiye'den mi girmeli olsa bile...  Otuz uc yil once yazilmis bir yazi...

 
 
                   Son Değişiklik: 14-06-2005 13:12.