Depremler Marmara Bölgesi Karadeniz Bölgesi Ege Bölgesi Akdeniz Bölgesi İç Anadolu Bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye'de Gün... Uzay Fotoları 1 Uzay Fotoları 2 Uzay Fotoları 3 Uzay Fotoları 4 ADAMIN BİRİ ASKER AŞK AV-SPOR BEKTAŞİ Bektaşi 2 DELİ DOĞU ANADOLU DOKTOR Karadeniz 1 Karadeniz 2 Karadeniz 3 KAYSERİLİ Nasreddin Hoca 1 Nasreddin Hoca 2 Nasreddin Hoca 3 Nasreddin Hoca 4 GENEL GENEL 2 GENEL 3 GENEL 4 GENEL 5 GEYİK GEYİK 2 GEYİK 3 GEYİK 4 GEYİK 5 GEYİK 6 GEYİK 7 GEYİK 8 GEYİK 9 GEYİK 10 GEYİK 11 GEYİK 12 GEYİK 13 GEYİK 15 Öğrenci Özlü Sözler 1 Özlü Sözler 2 Özlü Sözler 3 Özlü Sözler 4 Özlü Sözler 5 Özlü Sözler 6 Özlü Sözler 7 Sarhoş Şoför Temel 1 Temel 2 Temel 3 Temel 4 Temel 5 Temel 6 Temel 7 Temel 8 Ünlü Önerileriniz Download Peribacaları
| |
|
1. Saz
Hoca'ya saz calmasini bilip bilmedigini sorarlar.
-Evet, diye cevaplar Hoca
Ve Hoca'ya ispatlamasi icin bir saz verirler.
Hoca baslar calmaya
DIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII...
Ayni nota, ayni tel, tekrar tekrar
DIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII...
Bir kac dakika sonra, Hoca'nin calmasini keserler.
-Hoca, bu dogru saz calma sekli degil, ayni nota caliyorsun. Saz calanlar,
parmaklarini asagi yukari gezdirirler, farkli telleri calarlar!
-Ben biliyorum onlarin neden yukari asagi gezindiklerini ve farkli telleri
denediklerini..
-Nedendir?
-Onlar benim halihazirda buldugum *bu* notayi ariyorlar...
2. Tarifesi bende
Hoca bir ciger almis evine gidiyormus. Yolda bir
dostuyla karsilasmis. Adam:
-Bak sana guzel bir ciger yemegi tarifi yapayim da bunu agiz tadiyla ye,
demis.
Hoca rica etmis:
-Benim aklimda kalmaz. Bir kagida yaziver.
Adam yazip vermis. Hoca biraz sonra lezzetli bir ciger yemegi yiyecegini
dusunerek dalgin dalgin giderken, bir caylak elindeki cigeri kapip kacmis...
Hoca caylagin ardindan bir sure baktiktan sonra elindeki kagidi havaya
kaldirmis:
-Agiz tadiyla yiyemeyeceksin. Tarifesi bende!...
3. Evlilik ne demektir?
-Hoca, evlilik ne demektir?
-Gunduzleri cifte hirlama, geceleri cifte horlama!
4. Peygamberi Barbar Cengiz
Hoca bir gun Timur'un adamlarindan birine sormus:
-Sen hangi mezheptensin?
Adam elini gogsune koyarak,
-Emir Timur! demis.
Oradaki bir baskasi
-Hoca Efendi, bir de peygamberini sor bakalim, demis.
-Gerek yok, demis Hoca. Imami Topal Timur olursa, peygamberi de kesinlikle
Barbar Cengiz'dir!.
5. Omrum yeterse
Hoca, küçük yasta da beklenmedik sakalar yapar,
etrafindakileri sasIrtIrmIs. AnasI terzi çIraklIgIna vermis onu. Bir, iki
yIl derken, kadIncagIz sormus:
"Oglum neler ögrendin? Anlat da sevineyim."
"Olur, anacIgIm." demis Hoca. "Simdilik isin yarIsInI ögrendim.
Dikilmis seyleri söküyorum. Ömrüm de yeterse, elbise dikmeyi de tez
zamanda ögrenecegim."
|
6. Minare
Hoca'ya minareyi gosterip sorar biri:
-Bu nedir?
-Bu once kuyu imis. Simdi icini disari cikarmislar, kurusun diye gunese
koymuslar.
7. Eski dolunaylar
Kaybolan dolunaylari merak eden biri sorar:
-Hoca! Eski dolunaylari ne yaparlar?
-Kirpip kirpip yildiz yaparlar!
8. Parayi avucunda hazir hissedince
Nasreddin Hoca parasini geri istemek icin defalarca
kapisini calan alacaklisina kapiyi acmis.
-Yakinda, demis, yakinda parani odeyecegim.
-Ne zaman?
-Dinle bak...Bizim duvar kenarina yol boyunca cali tohumu ektim.
-Ve?
-Ve tohum ilkbaharda yeserecek ve cok calimiz olacak...
-Evet, suphesiz! Sonra?
-Bu caddeden cok koyun surusu gecer. Gecerken, gecen
koyunlarin yunleri calilara takilacak. Ben de yunleri toplayacagim. Bizim
hanim bunlari egirip ip yapacak. Sonra gerisi kolay! Ben de pazara goturup
satacagim ve parani geri odeyecegim.
Adam bu sacma plan uzerine kahkahayi basar. O zaman Hoca, demiski;
-Parayi avucunda hazir hissedince nasil da gulersin, degilmi, seni
koftehor seni!
9. Dunya kac metre?
Arkadaslarindan biri Hoca'ya sorar:
-Hoca, dunya kac metre?
Tam o sirada bir cenaze geciyormus yanlarindan. Hoca onu gostererek:
-Ona sor! Bak, olcmus bicmis, gidiyor!..
10. Cenazenin neresinden
Yine bir gun komsudan
Biri vefat etmisti.
Herkes isi Birakip
Cenazeye gitmisti.
O sirada bir adam,
Yaklasmis Nasreddin'e
Demis: "Sorum olacak,
Ey Hoca'm sana yine!
Acimiz fazla buyuk,
Elbette sabretmeli!
Cenaze gotururken,
Neresinde gitmeli?"
Hoca demis: "Elbette,
Sonu budur her kulun!
Tabutta bulunma da
Nerde isterse bulun!"
---------------------------------
|
11. Neyzen
Timur, sanatlarin koruyucusu, bos zamaninda ney
sesiyle ruhunu dinlendirmekten hoslanir oldu. Bir sure icinde, tek bir
calgicidan, emirin dinlenme koskunde gozu kapali yuze yakin neyzenden koca
bir orkestra olustu.
Hoca'ya Timur'un yeni tutkusu anlatilinca, Hoca kendisinin imparatorlukta
en iyi ney calan, siradan prensler icin cok pahali oldugunu yaydirir
etrafa. Han'in huzuruna getirildiginde, buyuk bir maas mi yoksa baska bir
sey arasinda tercih yapmasi teklif edilir. Tahmin edebileceginiz gibi
maasi kabul eder ve ondan sonra saray muzisyenleri arasinda zevkli bir
hayat surer.
Bir gun Timur'a bir misafiri tarafindan, bir neyzeni tek basina dinlemek,
yuz neyzeni ayni anda dinlemekten yuz kat daha zevkli oldugu anlatilir.
Bunun uzerine, Timur her neyzene sirayla calip kendisini eglendirmesini
emreder.
Kendini gosterme sirasi gelmeden cok once, Hoca coktan gogsunde agrilar
hissetmis ve artik ney calmaktan vazgecmisti.
12. Bindigi Dal
Bir gun Hoca ates icin agaca cikmis odun kesiyordu.
Yakindan gecen biri, Hoca'nin hararetli bir sekilde bindigi dali kestigini
farkeder.
-Dikkatli ol, Hoca Efendi! uyarir. Kesmeye calistigin dal bindigin daldir.
Durmazsan, kesin yere duseceksin.
Hoca cevap vermeye zahmet bile etmez. Issiz gucsuz insanlar heryerdedir.
Kendilerine faydali hic birsey yapmazlar, size ne yapip yapmayacaginizi
anlatirlar iste.
Hoca'nin zihni bunlarla mesgulken, kirmayi basardigi dalla birlikte asagi
duser.
Adam hakkindaki fikri hemen cark eder. Kesin onemsiz biri degildi bu adam.
Gercekte, hayatinda karsilasacagin en onemli adam olabilirdi. Kendine
gelir gelmez, adamin arkasindan kosar, fakat cok gectir, adam gozden
kaybolmustur.
Muhtemelen, Hoca'nin aklindaki sey bu bilge kisiye ne zaman olecegini
sormakti.
13. Insanlarin fikirleri
Hoca ve oglu bir keresinde bir yolculuga cikarlar.
Hoca oglunun esege binmesini ve kendisininde yurumesini tercih eder. Yolda
birileriyle karsilasirlar,
-Bakin su saglikli, genc cocuga! Bugunun gencligi. yaslilarina hic
saygilari yok. Kendisi esege binmis ve garip babasi yuruyor! derler.
Bu insanlarin yanindan gecince, cocuk kendinden utanmis hisseder ve
kendisinin yurumesi, babasinin da esege binmesi uzerine israr eder.
Boylece, Hoca esekle giderken, cocuk da yaninda yurur. Kisa bir sure sonra
baska insanlara rastlarlar,
-Suna bak! Babasi esekle giderken, su gariban cocuk yuruyor. derler
Bu insanlari gectikten sonra, Hoca ogluna
-En iyi yapilacak sey, ikimizin de yurumesi. Kisa bir yol aldiktan sonra,
yine baskalarina rastlarlar,
-Su aptallara bakin. Bu sicak gunes altinda ikisi de yuruyor, hic biri de
esege binmiyor!
Hoca ogluna doner ve
-Iste bu insanlarin fikirlerinden kurtulmanin ne kadar zor oldugunu
gosterir, der.
14. Aksehir`in en bilgilisi
Aksehir'e yabanci bir bilgin gelmis, kentin en
bilgili kisisiyle atismak istedigini soylemis. Nasreddin Hoca'yi
cagirmislar...
Yabanci bilgin, degnekle yere bir daire cizmis. Hoca degnegi elinden alip
bu daireyi ikiye bolmus.
Adam Hoca'nin cizdigine dik bir cizgi daha cekmis, daire dorde bolunmus.
Hoca dairenin uc bolumunu alir gibi yapmis; dorduncu bolumunu
karsisindakine verir gibi itelemis.
Yabanci parmaklarini bir araya getirerek elini yere dogru sallamis. Hoca,
bunun tam tersini yapmis.
Karsilasma sona erince yabanci bilgin aciklamis:
-Sizin Hoca pek yaman! Dunyanin yuvarlak oldugunu gosterdim, "ortasinda
ekvator var" dedi. Dorde boldum, "dortte ucu su, dortte biri
kara" dedi. "Yagmur neden yagar?" dedim, "sular
buharlasinca goge yukselip bulut olur, sonra da yagmura donusur"
cevabini verdi.
Aksehirliler Hoca'ya da sormuslar bu karsilasmanin anlamini. Hoca sunlari
soylemis:
-Obur herif, "bir tepsi baklava olsa" dedi. "Tek basina
yiyemezsin," dedim, "yarisi benim." "Dorde bolsek
n'aparsin?" dedi, "ucte birini yerim," dedim. "Ustune
ceviz, fistik filan eksek" dedi. "iyi olur ama, kullu ateste
olmaz, harli ates gerek," dedim. Altolup gitti!
15. Icat
Hoca'ya sormuslar:
-Efendi, bir sey icat ettigin oldu mu hic?
-Oldu, demis.
-Ne icat ettin? demisler.
-Karla ekmek yemeyi... Ben icat ettim ama kendim de begenmedim!
|
1. Sukur
Hoca esegini kaybetmistir. Ararken, surekli "Sukur!"
demektedir. Insanlar sorar,
-Hoca, neden surekli Tanri'ya sukredip duruyorsun?
Hoca'nin cevabi,
-Esegin uzerinde olmadigima. Yoksa, ben de kaybolmus olacaktim.
2. Tek bacakli kaz
Hoca fakir biriydi ama cimri degildi. Aslina
bakilirsa, cimri insanlar asla fakir degildir.
Her nasilsa, birgun Hoca buyuk Timur'u ziyaret edecekti. Biraz dusununce
bos bir elle gitmenin ne kadar yakisiksiz olacagini farketti. Hayir,
olmazdi...
Guzelce kizartilmis bir kazi aldi, bir tepsiye koydu ve saraya dogru yol
almaya basladi. Bir sure sonra, kizarmis kazin kokusu burnuna gelmeye
basladi ve, daya fazla dayanamayinca, bacaklarindan birini kopardi ve
keyfine bakti.
Hediye Timur'a sunuldugu zaman, kazin bacaklarindan birinin eksik ve
kendisi gibi topal bir kaz oldugunu hemen farketti. Kendi sakatligini
hatirlatmak amaciyla yapilmis olmali diye dusundu Timur. Tabii
hiddetlenmisti ve Hoca hayatinda hic bu kadar tehlike altinda olmamisti.
-Nedir bunun anlami? diye gurler Timur. "Nerede bu kazin diger bacagi?"
-Hasmetmeap, Aksehir'de ki tum kazlar tek bacaklidir, diye cevaplar Hoca.
-Mantiksiz! Hic boyle anlamsiz sey duymadim!
-Hazretleriniz sayet pencereden disariya bir bakmaya tenezzul ederlerse,
suyun kenarinda ki kazlar beni dogrulayacaktir.
Yeterince dogru, gunes altinda tum kazlar tek bacaklari uzerinde
duruyorlardi. Timur maiyetinde ki birine kazlari kovalamasini emreder.
Timur ile Hoca, adamin bir buyuk degnek firlatisini ve arkasindan kazlarin
her iki bacagi uzerinde olabildigince hizli kosmasini seyrederler.
-Goruyorsun, Nasreddin, yalan soyluyordun. Bu kazlar iki bacakli
olduklarini ispatladi.
-O zavalli kuslar bir seyi ispatlamadi, Hasmetmeap. Eger ben de boyle bir
degnekle kovalansaydim, dort ayakli olurdum.
3. Koku
Bir gun gec saatlerde, dilencinin biri bir lokantanin
yanindan gecerken, burnuna gelen nefis koku siste pismekte olan bir kuzu
budunun kokusudur. Cama yuzunu dayar bakar, sisin kenarinda, porsiyonu bes
kurus yazmaktadir. Dilenci gun boyu yemek yememistir. Cebinde de iki
kurusu vardir.
Kendi kendine, "iki kurusum var, et alamam ama bir kurus ile bir
dilim ekmek alabilirim" der. "Bu sekilde, iceri girecegim, bir
dilim alip gozlerimi kapatacagim, ekmegi yerken kuzunun kokusuyla kendime
ziyafet cekecegim. Bu sekilde, bir kuru ekmek yemekten daha iyidir".
Bu dusunceyle iceri girer, sisteki kuzunun yanindaki masaya oturur ve
dilim ekmegini alir, gozlerini kapar yemeye baslar. Bir yarim saat gecer.
Bu arada, uzerine dikilen gozlerin farkinda degildir. Son lokmasini
bitirdiginde, hesap ister. Lokanta sahibi hesabi getirir. Iki kurus!
-Ne!? Ben sadece bir dilim ekmek yedim ve menu fiyati bir kurus. Anlamadim.!
diye bagirir dilenci.
Lokanta sahibi,
-bir kurus ekmek, bir kurusta koklayip goturdugunuz kuzunun parasi.
-Ne? koku havada yayilan, herkesin esitce paylastigi birseydir. Caddenin
heryerine yayilmistir. diye itiraz eder.
Anlasmazlik ve gurultu buyur, caddeye yayilir. Bu arada Hoca'da lokantanin
yanindan gecmektedir. Aslinda olusan kalabaligi gormus ve lokantaya dogru
gelmektedir. Hoca gelince herkes kenara cekilir, sessizlik olusur. Hoca,
-Biri anlatsin bana, nedir bu gurultunun sebebi?
Dilenci ve lokanta sahibi durumu anlatir. Hoca dinledikten sonra, aniden
dilenciye,
-Ver iki kurusu bana! der.
Hoca alir avucundaki iki kurusu lokanta sahibine gosterir ve one "bu
gorunen iki kurus mu?" diye sorar. Lokantaci,
-Evet.
diye cevap verir. Hoca ellerini kapatir, baslar sallamaya. Paralarin
singirtisi lokantanin sessizligini bozacak derecededir. Hoca,
-Ve simdi ses. Bu ses iki kurusun sesimi? diye tekrar sorar lokantaciya.
-Evet, evet, evet! der, hemen kapmaya hazir lokantaci.
Hoca aniden avucunu acar ve bir kurusu dilenciye verir. Sasiran lokanta
sahibine elindeki diger kurusu veren Hoca,
-Arkadasimiz bir dilim ekmek icin uygun sekilde bir kurus odemistir. Etin
kokusuna gelince, onu da paranin sesiyle yine uygun sekilde odemistir.
der.
4. Ya tutarsa
Bir gun Hoca, yogurt tenceresini temizliyordu ve
icinde kalan artigi gole dokuyordu. Bunu goren bazilari Hoca ile dalga
gecmek ister,
-Hoca, ne yapiyorsun? diye sorar iclerinden biri.
-Golu yogurda ceviriyorum" diye cevaplar Hoca.
-Koca gol hic azicik bir maya ile mayalanabilirmi? diye sorar adam,
digerleri gulerken.
-Bilmezsiniz belki tutar, diye cevaplar Hoca, "fakat ya
tutarsa!"
5. Icinde ben varsam
Bir gun, siddetli bir kavgadan sonra, Hoca'nin genc
karisi Hoca'yi merdivenden asagi iter. Gurultu tum cevreden duyulur.
Birkac dakika sonra, en merakli komsu Hoca'nin kapisini calar ve gurultu
hakkinda sorar.
-Paltom merdivenlerden yuvarlandi, der Hoca.
-Fakat Hoca Efendi, merdivenden yuvarlanan bir palto benim duydugum
gurultuyu yapamaz.
-Tabii ki yapar, icinde ben varsam!.
|
6. Bana da yuh
Hocanin garip bir huyu vardir. Bir cenaze gordugunde
once Allah rahmet eylesin der, sonrada bagirarak
-Yuh...yuh olsun sana!
der. Bu hep boyle surer gider. Aksehirliler bu ise bozulur ama Hocayi da
kirmak istemezler. Bir gun gelir Hoca vefat eder. Cenazesini hazirlayip
tabutla mezarliga dogru yola cikarlar. Bu arada, sagliginda hep yuh ceken
Hocanin bu huyu birine iyice koymus olmali ki, Hocanin tabutu yanindan
gecerken aynen Hoca gibi
-Yuh sana Hoca! sana da yuh!.. diye bagirir.
Rivayet bu, Hoca tabutta dogrulur ve yuh cekene cevab verir
-Eger ben olmus isem bana da Yuh! ...
7. Kirk yillik sirke
Bir gun, komsusu Hoca'ya,
- Kirk yillik sirken var mi?
- Evet var, diye cevap verir Hoca
- Biraz verebilirmisin? Komsu sorar.
- Hayir. Eger isteyen herkese biraz verseydim, kirk yillik olmazdi.
8. Dunyanin dengesi
Hoca'ya sorarlar:
-Hoca Efendi, insanlar sabahleyin evden ayrilirken neden farkli yonlere
giderler?
Hoca duraksamadan cevaplar,
-Hepsi ayni yone gitseydi, Dunya'nin dengesi bozulabilirdi!
9. Bilgin hoca
Aksehir'in en bilgili kisisi olarak Nasreddin Hoca'ya
gorev bildirilir ve ertese gun denilen yerdedir ve akil savasi icin
hazirdir. Oldukca buyuk bir kalabalik olayi icin toplanmistir.
Bilginlerden biri ileri dogru adimini atar ve Hoca'ya su soruyu sorar:
-"Bana Dunya'nin ortasinin tam yerini soyleyebilirmisiniz?"
-Evet, soyleyebilirim, diye cevaplar Hoca. "Esegimin sol ayaginin tam
alti".
-Seyy, olabilir! Fakat ispatin varmi?
-Sozumden suphen varsa, olc gorursun.
Daha fazla soylenebilecek birsey yoktu, boylece bilgin geri cekilir.
-Size bunu sorayim, der one cikan ikinci bilgin. "Bize gokyuzunde kac
yildiz oldugunu soyleyebilirmisiniz?"
Hoca'nin cevabi hazirdir:
-Esegimin yelesinde ki kil kadar.
-Bu ifadeni desteklemek icin ispatin var mi?
-Sozumden suphen varsa, sayabilirsin.
-Birak simdi, Hoca Efendi! diye nazikce uyarir ikinci bilgin. "Biri
nasil sayabilir eseginin yelesinde ki kili?"
-Konu buraya geldiginde, biri gokyuzundeki yildizlari nasil sayabilir
peki?
Bu ikinci bilgini sessizlestirir, geri cekilince ucuncusu ileri adim atar.
-Eseginiz ile pek iyi tanisiyor gozuktugunuzden, der ucuncu bilgin alay
ederek, "hayvanin kuyrugunda kac tane kil var bize soyleyebilirmisin?"
-Kesinlikle, diye cevaplar Hoca. "senin sakalinda ki kil sayisi
kadar."
-Peki bunu nasil ispatlayabilirsin?
-Cok kolay, eger itirazin yoksa! Esegimin kuyrugundan cekecegim her kil
icin senin sakalindan da bir kil cekebilirim. Eger her iki kil da ayni
zamanda bitmezse, o zaman hata yapmis oldugumu kabullenecegim.
Ucuncu bilginin boyle bir tecrubeyi denemek istemedigini soylemeye gerek
yok. Hoca alkislanir ve gunun karsilasmasinin galibi olur.
10. Karanlikta bulamam
Bir gun Hoca, yuzugunu evinin cok karanlik olan
bodrumunda kaybeder. O karanlikta bulma sansi yoktur, disari caddeye cikar
ve baslar orada aramaya.
Oradan gecmekte olan biri durur ve sorar:
-Ne ariyorsun Hoca Efendi?Birsey mi kaybettin?
-Evet, yuzugumu bodrumda kaybettim.
-Fakat Hoca Efendi, Neden onu kaybettigin yerde bodrumda aramiyorsun? diye
sorar sasirmis adam.
-Aptal olma be adam! Karanlikta birseyi bulabilecegimi nasil dusunursun!.
|
11. Ceviz ve kabak
Sicak bir gun, Hoca ceviz agacinin altinda golgede
dinlenir. Bir sure sonra, etrafini incelemeye baslar. Bir yerdeki kucuk
dallardaki buyuk kabaklara, bir kocaman dallardaki kucuk cevizlere bakar.
-Bazen Allah'i hic anlamiyorum! Su koca dalda, kucucuk ceviz, su kucucuk
dalda koca kabak.
Tam o sirada, Hoca'nin acik kafasina agactan bir ceviz duser. Ellerini
havaya acip,
- Tanrim! senin isine karistigim icin beni affet. Herseyi en iyi sen
bilirsin. Ya kabaklar yerde degilde, agacta olsaydi ne olurdu halim !.
12. Gucum ayni
Hoca'nin bulundugu bir toplantida, insanlar gencligin
ve yasliligin degerini tartisiyorlardi. Hepsi de, bir adamin gucunun
yillar gectikce azaldigi uzerine hemfikirdiler.
Hoca karsi cikar "size katilmiyorum beyler, benim gencligimde ki
gucum ile yasliligimda ki gucum ayni" der.
"Nasil yani Hoca Efendi, aciklarmisin?" diye sorar biri.
"Bahcemde" diye aciklar Hoca, "Agir bir tas var.
Gencligimde kaldirmaya calisirdim. Hic basarili olamadim. Simdi de
kaldiramiyorum."
13. Yedi gunde dogarsa
Hoca'nin ilk karisi olur. Yalnizlik Hoca'ya gore
degildir. Yeniden evlenmeye karar verir. Komsularinin yardimiyla uygun bir
dul bulmakta gucluk cekmez.
Evlendikten tam yedi gun sonra, kadin bir bebek dunya'ya getirir. Hoca
hemen dukkana kosar, kagit, kalem kitap alir getirir ve yeni dogan bebegin
yanina koyar.
Sasirmis gorunen karisi sorar:
-Fakat Efendi, bebegin bu tur seylere uzun sure ihtiyaci olmayacak!
Nedendir acele!
-Yaniliyorsun, diye cevaplar Hoca.
-Dokuz ay yerine, yedi gunde dunya'ya gelen bebek eminim en cok iki hafta
icinde bunlara ihtiyac duyar.
14. Madem is kavuktadir
Adamin biri bir gun hoca'ya:
-Hocam su mektubu okurmusunuz? der.
Hoca alir mektubu, evirir cevirir. Bastan basa arapca. Okuyamaz, adama
geri verir.
-Bunu baskasina okut, ben okuyamadim.
-Neden?
-Turkce degil.
Adam hocanin okuma yazmasi yok sanir.
-Ayip ayip Hoca:benden utanmiyorsan su basindaki kavugundan utan. Birde
okur yazar gecinirsin.
Hoca kavugu cikarir uzatir adama:
-Madem is kavuktadir, giy basinada kendin oku bakalim.
15. Sen de haklisin
Hoca, bir ara kadilik gorevi de yapar. Iste bu
kadiligi sirasinda bir gun bir davaci gelir. Sikayetini anlatmaya baslar.
Hoca dikkatle dinledikten sonra:
-Haklisin, der.
Arkasindan sikayet edilen kisi gelir. Kendisini savunur.
Hoca, ona da:
-Haklisin, karsiligini verir.
Karisi pek sasar buna:
-Hoca hic aklim ermedi bu ise, davaci da hakli davali da hakli!. Hic boyle
sey olur mu?
Hoca hic istifini bozmaz:
-Sen de haklisin karicigim.
|
|